22 Ağustos 2022 tarihinde düzenlenen I-Bridge / 5. İstanbul Köprü Konferansı’nın açılış konuşmasını yapan Yapı Merkezi Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ersin Arıoğlu, Türkiye Köprü İnşaat Cemiyeti tarafından “Meslekte Üstün Başarı” ödülüne layık görüldü. 

Alınan bir ödülün kıymetini, ödülü alandan ziyade, ödülü takdir edenlerin ve eğer varsa benzeri ödülü paylaşanların değerleri belirler. Her iki açıdan bakıldığında da bugün yine kıymetli ve özel bir ödüle layık görüldüğümün farkındayım ve mutluluk duyuyorum’ dedi.

İlk kez 2013 senesinde Türkiye Köprü İnşaat Cemiyeti olarak ülkemizde sektöre önemli katkılarından dolayı Ali Terzibaşoğlu'na verilen bu ödül, köprü ve inşaat sektörüne olan önemli katkılarından dolayı ikinci kez Ersin Arıoğlu’na verildi.

Yapı Merkezi, 1973 yılında Söğütlüçeşme Tren İstasyonu ve Viyadükleri projesiyle başlayan köprü deneyimini, 1986 yılında 2.400 m uzunluğunda, 60 m yüksekliğindeki Karakaya Baraj Gölü Demiryolu Köprüsü’nün proje tasarımı ve uygulama süreçleriyle geliştirmiştir. Deneyimlerini, Sudan’da, Nil Nehri üzerinde El Mek Nimir  (1.154 m)ve Al Halfaya (910 m) Köprüleriyle daha da pekiştirmiş ve dünyaya açılmıştır. Etiyopya’da toplam 5.900 m uzunluğunda 51 adet köprü, Slovenya’da 452 m uzunluğunda, 64 m yüksekliğinde Gabrovica Viyadüğü ve son olarak 2.023 m orta açıklığıyla, Dünyanın En Uzun Orta Açıklıklı Asma Köprüsü olan 1915Çanakkale Köprüsü de dahil olmak üzere dünyanın birçok farklı ülkesinde toplamda 120 km’nin üzerinde köprü ve viyadük inşa etmiştir. 

1915 Çanakkale Köprüsü'nün estetiği dikkatlice düşünüldüğünde; 2023m açıklığı ile Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılı onurlandırılmış; köprü, Türk bayrağının renkleriyle bezenmiş; kulede Seyit Onbaşı'nın kaldırdığı merminin hatırası yaşatılmış; geleneksel Türk mimarisinden esinlenerek, kule enleme kirişlerinde kemer formu, enleme kirişleri ve ankraj blokları üzerinde 18 Mart Çanakkale Zaferi ve 19. Tümen'in anısına gönderme yapan çizgi formları kullanılmıştır.

Arıoğlu konferansta; “Köprülerin gelişimini tarihsel perspektifte incelediğimizde görüyoruz ki, köprücülüğümüz, uygarlığımızın paralelinde gelişiyor. Köprülerin net bir işlevi vardır: Açıklıkları birleştirmek, fiziksel bir engeli asmak ve tasarlanan köprü-ömrü boyunca üzerindeki trafiği, zafiyete düşmeksizin taşımak. Bu karakterleriyle köprüler pür taşıyıcı sistemlerdir. Ancak, köprüler sadece, belirli yapısal ve uzamsal özelliklere sahip taşıyıcılar değillerdir. En az bunun kadar önemli, ikincil bir amaca daha hizmet ederler: Genelde, tarihe tanık olurlar ve inşa edildikleri dönemin yapım yöntemleri, teknolojileri, malzeme kaynakları ve güzellik anlayışları hakkında kuşaktan kuşağa mesaj taşırlar. Usta mühendisler, öğrenme eğrisi olan tecrübelerinin limitlerini çok iyi bilirler. Tecrübeyi konuşturmak, mühendisliğin zanaatsal yanıdır. Tecrübeyi bilime ve estetiğe yaslayarak konuşturmak ve verimli sonuçlar almak ise, köprü mühendisliğinin sanatsal boyutudur.

Mühendisler, hedef belirlemede ve hedeflerine tolerans sınırları içinde ulaşmada mahirdirler. Her şeyi ölçülebilir kılar, ölçer ve sıraya dizerler. Kıt kaynakları verimli kullanırlar. Bu özel yetenekleri ile toplumların refahını sürekli yükselterek ekonomik zenginlik yaratmayı başarırlar. Özetle; mühendisler kurcalar, sorgular ve kurgulayarak “uygarlık” ve “onun sistemlerini” kurarlar.

Aslında, yaşamımızda sorunlar, engeller ve köprüler ‘her yerdedir’. Her yeni ‘mühendislik fikri’ bir köprüdür, ‘hayal ile gerçek’ arasında; her ‘tebessüm’ bir köprüdür, ‘iki yürek’ arasında; her ‘insan’ bir köprüdür, ‘nesiller’ arasında. Yaşamdaki ‘fiziksel’, ‘ekonomik’ ve ‘politik’ engelleri, hiç̧ yılmadan, köprüler kurarak aşmanın çok ‘daha güzel’, ‘müreffeh’ ve ‘barış̧ dolu’ bir dünya yaratacağına inanıyorum.” diyerek köprüler ve mühendislik ile ilgili duygu ve düşüncelerini dile getirdi.