
Osmanlı Zamanında Seyyar Satıcılar.
Bu haber 6312 kez okunmuş ve görüntülenmiştir.
Bugünkü mutfak alışkanlıklarının temelinde Osmanlı'nın muazzam gastronomisi
yatıyor. 19. yüzyıl Osmanlı'sında matbah-ı amire denilen saray mutfağında her
yemek türünün ayrı mutfak bölümü vardı. Düşünsenize pideciden balıkçısına,
helvacıbaşından tatlıhaneye kadar farklı bölümlerde ayrı yemekler pişerdi.
Saraydaki bu çeşitlilik, halka da
yansıyordu. Mesela akşam evdesin, dışarıdan muhallebici geçiyor, çayın yanına
ekleyiveriyorsun. Offf çıldırtan lezzet. Düş'lemesi bile heyecan verici. Keşke
yine evde seslerini duysak, sepet uzatsak, o güzel yiyeceklerden yesek. Neler
mi onlar? Buyurun zamanda küçük bir yolculuk yapıp birlikte bakalım.
Mesela : Ciğerci Osmanlı'da hem
evlerdeki mutfaklarda, hem de sokaklarda seyyar satıcılarda yemekler pek çok
çeşitti. Bunun en iyi örneklerinden biri de ciğerci. Ciğer kebabı da denilen
ciğerler, seyyar ciğer satıcıları tarafından sokak sokak gezilerek satılırdı.
Eee İstanbul'da deniz hep vardı: Balıkçıları atlamayalım lütfen... Sokaklarda
kızartılır sıcak servis yapılırmış. Mevsimde hangi balık varsa artık... O
zamanlar o kadar lüks bir yiyecek değilmiş: Havyarcı Evet, havyarcı. Şu an
zenginliğin sofra üstünde bir ifadesi olan havyar, Osmanlı'da çok revaçta bir
lezzetti. 19. yüzyılda havyar, saray halkının ramazan iftariyeliklerinden
biriydi. Aynı zamanda tablası başında havyar satan seyyar satıcılar vardı. Yani
havyar hem saray, hem de halk arasında pek popülerdi. Bizlerinde ucundan
yetiştiğimiz: Sütçüler. Haftanın belirli günleri sütçü gelir, mahalle
aralarında dolaşarak sütünü satardı. Her mahallenin kendi sütçüsü olurdu ve
mahalleli sütçünün gelişini dört gözle beklerdi. Hala var, iyi ki var.
Simitçilerimiz. Simit şimdi olduğu gibi
Osmanlı zamanında da çokça satılan seyyar bir lezzetti. Simitçilerin bir kısmı
sokak sokak dolaşırken, daha kalabalık yerlerde olanlar sabit bir noktada
dururlardı. Seyyar pilav fikrinin yakın zamanda keşfedildiğini düşünüyorsanız
yanılıyorsunuz çünkü bu da aslında Osmanlı'dan kalma bir gelenek. Osmanlı
zamanında pilav, kelle suyuyla pişirilirdi ve haşlanarak suyu çıkarılan
kelleler pilav tablasının etrafını süslerdi. Sabahları ise hamallara kuskus
satılırdı. Sadece pilav değil, nohutlu pilav da Osmanlı'nın son zamanlarında
sokakta çokça rağbet gören bir yemekti.
Seyyar satıcılar sadece erkek
sanıyorsanız, size biraz "zenci bacılar"dan bahsedelim. Özellikle 19.
yüzyılın sonlarında rastladığımız zenci bacılar, tencere içinde dolma ve susam
denilen bir tatlı türünü satarlardı. Zenci bacılar sokak sokak gezmeyip genelde
çarşılarda konumlanır, oralarda müşteri beklerdi. Osmanlı'da tatlı kültürü çok
yaygındı. Öyle ki saray mutfağında tatlıcıbaşı ve helvacıbaşı olmak üzere iki
farklı tatlı kısmı mevcuttu. Halk arasında ise akide şekerleri, lokumlar,
muhallebiler, helvalar, şekerler, aşureler, Şam tatlısı ve kurabiyeleri geniş
bir yere sahipti. Nereden mi biliyoruz? Seyyar satıcılar arasında tatlıcılar da
pek meşhurdu. Ve ne zariftir ki tatlılar şık, porselen kaplarda sunulurdu.
Yaptığı tatlıları sokak sokak satan seyyar satıcılar, ertesi gün gelip
kaplarını alırdı. Bugünkü plastik kapları düşününce insan o günlere gitmek
istiyor değil mi?
Çaydan önce o vardı: Kahveci Otantik
restaurantlarda ortalıkta gezip mırra dağıtan mırracıları gördünüz mü hiç?
Sırtlarında güğüme benzeyen geleneksel bir araçla masa masa dolaşıp acı kahve
ikram ederler. İşte günümüzde restaurantların yaşattığı gelenek, Osmanlı'da
sokak sokak gezip kahve satan seyyar kahvecilerden gelme. Kahveciler pazar
yeri, cami avlusu gibi kalabalık yerlerde dolanır, cezveler, fincanlar gibi pek
çok araç gereçle kahvelerini pişirip müşterilerine ikram ederdi. Belki her yer
çeşmeydi ama: Sucu Her ne kadar Osmanlı'da çeşme yaptırmak bir hayırdan sayılsa
ve şehirde pek çok çeşme olsa da suculuk da bir iş kolu olarak bilinirdi. Sucular
İstanbul için önemli bir meslek olup, testileri ve sularıyla sokak sokak gezip
su satardı. Su da su hani; Kayışdağı, Taşdelen, Çamlıca, Hamidiye... Ne
ararsanız var. Şimdiki su markalarının ismi nereden geliyor sanıyorsunuz?
Hep malzemeyi satacak değiller ya, bir
de lokantasını yanında taşıyan seyyar aşçılar vardı o zamanlar. Başlarında
taşıdıkları tablanın ortasındaki mangal ve yemek tenceresini taşıyan seyyar
aşçılar, uygun yer bulunca tente ve masa-sandalye ile hemen göçebe lokantasını
kurar, yemek servisine başlardı. Sarayın tatlı menülerine girmişti:
Dondurmacılar Son dönem Osmanlı mutfağının yıldızları arasında sayılabilecek
bir lezzetti dondurma. Saray mutfağının tatlıları arasında da yerini
yazdırmıştı. Hal böyle olunca sokağa inmesi de zaman almadı. Gayrimüslimlerin
şarap yapımında kullandığı üzümü, müslüman ahali için günlük tüketilen
meyvelerden biriydi. Nitekim seyyar satıcılar her gün taze üzüm satışına çıkar,
kapı kapı gezerlerdi.
Osmanlı'da yer alan seyyarlar arasında
en ilgi çekeni şüphesiz sarımsakçılar. Bütün seyyar mesleklerde olduğu gibi
burada da talebin yüksek olduğunu tahmin edebiliyoruz. Bunun sebebi de
sarımsağın besin değerlerinin yüksek oluşu ve kokusuna rağmen halkın yemeklerde
sarımsaktan vazgeçmemesi. Yemek ve mutfak kültürü bir toplumun hayatına 1
haftada girmeyeceği gibi 1 haftada da çıkmaz. Şu an sıklıkla tükettiğimiz
dönerin hayatımıza girişi elbette Osmanlı zamanındaydı. Belki şu an çok
göremiyoruz ama doksanlı yılların sonlarına kadar seyyar dönercileri görürdük
her yerde. Her şey gibi tarihteki yerini aldı bu saydıklarımız. Ne kadar
özlesek de artık dönemezler gittikleri seferden...
Kaynak: ARTS: Artuklu Sanat ve Beşeri Bilimler Dergisi, 6, 358-390. Dr.
Öğr. Üyesi Hülya KALYONCU Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Şermin Uysal
Araştırmacı &
Yazar
ÖNERİLEN HABERLER

Fazıl Say, 50. Sanat Yılını CSO Ada Ankara’da Kutlad...
Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, sanat hayatındaki 50. Yılını CSO Ada Ankara’da düzenlenen özel bir konserl...

Yandex Türkiye, Yapay Zeka Destekli Yazeka ile Arama...
Yandex Türkiye, yapay zeka destekli bulma motoru Yazeka’ya getirdiği yeni özellikleri duyurdu. Yapay Zeka destekli bulm...

“Genç Salı”da sinema sohbetleri.. Selçuk Uzman, İsta...
“Genç Salı” kapsamında her ay düzenlenen sinema sohbetlerinin konuğu, sinema aracılığıyla insanlar ve yiyecekler arası...

TOBB ETÜ Hastanesi, Avrupa'nın Genç Jinekologlarını ...
Avrupa’nın en prestijli tıbbi değişim programlarından biri Türkiye’de! TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Tı...

Ünlü Şefler, Side’de Girit Lezzetleriyle Gastronomi ...
Toplumların tarihini, geleneklerini, kimliklerini tattırarak anlatan en lezzetli kültürel miras olan gastronomi ile tu...

Bir Tek O “İstanbul’da Deprem Bitti” Diyor!
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’dan Çarpıcı Deprem Açıklamaları! Silivri Depremini 20 Gün Önceden Bildi, Gözler Yine Onda! İ...

Aslı ‘Coffee in Bakery’ Lezzetleri Maslak’a Geldi!
Türkiye’nin yenilikçi kafe-fırın zinciri Aslı, İstanbul’un hareketli şehir kültürünün yaşandığı bölgelerin başında gele...
YAZARLAR
-
Nur Gökırmaklı
MAYIN TARLASI DÜNYA -
Editör
Vakko’dan Zamana İz Bırakan Bir Eser: “Bir Vakko Kit... -
M. Sabri Danabaş
Bahar Önen Büke’nin Sihirli Kalemi, Seslenen Mavi ‘A... -
Selcan Süter
Selcan Süter’den Beyaz Yakalılar İçin Manifesto!" -
Berrin Karadağ
Yaşlılıkta Genç Kalmanın 10 Püf Noktası! -
Gülnare Asgarzade
Karabağ gazisi Talih Vügar oğlu Urfansoy -
Dilara Sözen
Müzik tarihimizden kesitler.. -
Recep Ali Aksoylu
Asgari Ücret 22 Bin Değil 28 -30 Bin Olsa Ne Fark Ed... -
Ebru Bozcuk
Babamın Saatleri.. -
Salih Güven
Usta Kalem ve Yazar Salih Güven’den Karamsarlıktan İ... -
Hayal Coşkun
BEN KADIN.. -
Derya Devranoğlu
Şişkinlik Yaşamanızın Sebebi Bağırsak Bakterilerimiz... -
Tümay Mercan
“Bal”ın tadı kaçmasın -
Candan Manyaslı
Bayram Dediğiniz / Candan Manyaslı -
Şermin Uysal
Huzur Evi değil! Hüzün Evi, orası... Hüzün Evi... -
Öznur Yılmaz
Van’da mazbata cesareti -
Julide Doğu
Şarkılar, kuşlar, dağlar, Uzak kıyılar, yağmurlar, Ç... -
Aylin Arıkan
İçimden Geldi… -
Saime Odabaş
Ramazan'da Aylık Rezervasyon Olur mu? -
Nurşah Sunay
Adalet İsrail’den Büyüktür! -
Evren Fehmi Atay
Bel ve boyun ağrısı şikâyetleri her geçen gün artıyo... -
Barış Balcı
Güne Başlamak İçin İyi Bir Nedeniniz Olmalı.. -
Murat Yaycı
Grip deyip geçmeyin “Gripte erken tedavinin önemi kr... -
Arel Gereli
Masa başı çalışanlar dikkat! -
Necla Çoban
Başarı Yarış Mutluluk -
Bülent Şenver
Biz de insanız, hata yapabiliriz! -
Tuba Örnek
Sağlık deposu: Kekik çayı -
Ebru Özer Özkul
Aşk Evliliği Yapanlar Dikkat! -
Gülçin Şafak
Markanın Sessiz Kahramanları -
Emine Baran
Hedef.. -
Şebnem Akman Balta
Hem paranızdan hem sağlığınızdan olmayın! -
Ece Soyer Demir
SMA, Taşıyıcılık Tarama Testi ile Önlenebilir -
Nesrin Dilbaz
Günde kaç fincan kahve içilmelidir? -
Gizem Atakul
Bebeklerde çok gaz ve çok ağlama belirtileri besin a...
Video Galeri

MAYIN TARLASI DÜNYA

Vakko’dan Zamana İz Bırakan Bir Eser: “Bir Vakko Kit...

Arkeolog, Yazar Mina Funda Gündüz’ün Kaleminden Aşk-...

Arby’s, Yapay Zekâ Destekli Kampanyasıyla Sahalara G...

Şişecam 90. Yılında Camın Tarihine Işık Tutuyor

Ariş Pırlanta’dan Babalara Özel Tasarımlar

Artaş Oteller Grubu’ndan Babalar Günü’ne Özel Unutul...

Bahar Önen Büke’nin Sihirli Kalemi, Seslenen Mavi ‘A...

Yataş Bedding’in Uykuda Devrim Yaratan Yeni Adapt Re...

Hülya Çelik’in Güçlü Dizelerinden Çıkan Şiiri; “Nükt...
- Victorinox, Yeni Çakı Modeli Hunter Pro Alox’ı Görücüye Çıka...
- Mücevherin yeni adresi
- 18. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali’nin Ödül Töre...
- Tekirdağ Beşiktaşlılar Derneği Açıldı
- Bu Hafta Burçları Neler Bekliyor?
- Black Friday, alışveriş dünyasını canlandırıyor.
- Kış Mevsimi FLO ile Bambaşka!
- Lüks taksi plakaları Türkiye’ye 7,5 milyar TL’lik ek kaynak ...
- Tchibo, İstanbul Kahve Festivali’ne katıldı.
- Türk Tasarımcı Zirveyi Parlatıyor!
- HUAWEI'den tasarım ve teknolojide kadınlara özel bir yıl.
- Nişantaşı Hastanesi Estetik ve Obezite Enstitüleri Konseptiy...
- Alpet’ten çiftçilere akaryakıt hediyesi
- Turuncu ile dekorasyonda enerjik değişim
- Meyve Suyu Hakkında Doğru Sandığımız Yanlışlar