1960’lı yıllarda Calypso’yu Türkiye’ye getiren bir adam vardı. Başındaki Meksika tipi şapkasıyla ve üzerindeki Meksikalı çuluyla sahnelerde yer alıyor izleyenlerin alkıştan avuçlarını patlatıyordu..

Gazino yaşamına repertuarıyla yepyeni soluk getiren kıvrak danslarıyla izleyicilerini coşturan bu adam Metin Ersoy’dan başkası değildi tabi ki..

1934 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Türk müzisyen ve şarkıcı Metin Ersoy müzik dünyasına farklı boyutlar getirerek bu akımı kısa bir süreçte Türk dinleyicisiyle buluşturdu.  Ben biraz daha derinlerine inerek geniş boyutlu bir araştırma yaptım. Aslında Calypso’nun pek çok anlam taşıdığını bir müzik araştırmacısı olarak şaşırtan gerçekleriiyle karşılaştım.

Calypso’nun sadece bir müzik tarzı olmadığı gerçeğinden yola çıkarak öncelikle bir bitki adı olduğunu, ünlü kaptan Jacques Yves Custea’nın Okyanus Araştırma gemisine verdiği ismini, mitolojide Homeros’un Odysseia Destanında adı geçen gizemli bir tanrıçaya verilen adın, Satürn gezegeninin uydularından biri, Trinidad tarzında bir tarz, Harry Belafonte’nin bir müzik albümü olduğunu öğrendiğimde kendimden utandım.

Ben demek ki bu konuda çok cahil kalmışım.  Üzerini çizerek söylüyorum bu ifademi..

Cuba kökenli bu müzik dünyaya yaygın bir tarz oluşturarak geniş kitleler tarafından sempatiyle karşılandı. Türkiye’deki temsilcisi de Metin Ersoy oldu. Müzisyen 1960 yılında tanıştığı müzisyen/piyanist İlham Gencer ve Ayten Alpman’la birlikte müzik çalışmaları yaptı. Ersoy Harry Belafonte’nin şarkılarını söylemiş ve İlham Gencer tarafından kendisine “Calypso Kralı” ünvanı verilmiştir.

Metin Ersoy 1969 yılına kadar zamanın elit gazinoları olan “Çakıl” ve “Gar” Gazinolarında müziğini icra etmiştir. Sanatçının esas çıkışı 1970 yılında aranje edilen “Vakit Yok Gemi Kalkıyor” isimli parçası olarak Türk popuna adını altın harflerle yazdıran müzisyen olmuştur.

Sanatçı 29 Ekim 2017 yılında Bostancı’daki evinde 83 yaşında yaşama veda etmiştir. Müzik kariyeri boyunca 6 müzik albümüyle “”Calypso’nun unutulmayanları arasında yer almıştır.