Babamın Saatleri..

Babamın Saatleri..

Bu haber 1404 kez okunmuş ve görüntülenmiştir.

Hayatımda iz bırakan birden çok saat olduğunu düşünüyorum.

Babam, saatlere hep çok meraklıydı. Haber vaktinde, spiker "İyi akşamlar, saat 19" dediğinde muhakkak saatini kontrol eder, bir saniye bile geri kalsa hemen düzeltirdi.

 

Kol saatini ve alyansını ömrü boyunca elinden çıkarmadı desem yeridir.

Alyansı için "O bizim şeref sözümüz" derdi...

Ah, artık böyle adamlar kalmadı galiba. Hepsi güzel atlara binip çekip gittiler.

 

Çocukluğumda, evdeki guguklu saat en iyi arkadaşımdı. Yıllar sonra, evin torunları için de en eğlenceli şey, sallanan sandalyede sallanarak, guguklu saatin kuşlarını seyretmekti.

 

Anneannemin evindeki o devasa görünümlü gonglu duvar saatini hiç unutmam mesela... Saat başında çalan o gong, herkese bir ciddiyet getirir, saygı duruşuna geçer gibi bir hal alırdık.

Zamanın ruhunu bu kadar güzel ifade eden başka bir şey olamazdı herhalde. Geçen her saati saygıyla selamlamak ve belki de yaşamanın ne kadar ciddi bir şey olduğunu duyabilmek gibi bir şeydi o an. Büyük ihtimalle o azameti ile beni her gongta etkileyen büyük gonglu saatin sırrı buydu…

 

Yıllar sonra gittiğimde, o saatin o kadar da büyük olmadığını farkedip, çocuk gözlerime sarılmıştım... Kimbilir  belki de ben büyüyerek  kaybetmiştim zamanın ruhunu..

 Ne de olsa çocukluk gözleri her şeyde başka bir büyü yaratmayı pek güzel beceriyordu.

 

 

Üniversiteye giderken babamın aldığı ve hala başucumda büyük bir vefa ile duran çalar saat, yolculuğumun en yakın şahididir galiba...

 

Erken kalkmam gerektiğinde hala onu kurarım. Cep telefonu sesiyle uyanmayı hiç sevmedim. Çalar saatimin sesi, benim hep iyi uyanmamı sağlamıştır. Çünkü onda babamın izleri vardı...

TRT sınavını kazandığımda, bordo kadife bir kutu içinde verilen o şahane kol saati... Uzun bir süre, sadece özel zamanlarda taktım onu. Başardığımın simgesiydi o saat benim için. Bir ara bozuldu, hemen saatçiye götürüp tamir ettirdim. Ona bakarak hala saat başı şarkılar söyleyebiliyorsam, o saatin sayesindedir. Çünkü o saat, şarkıların ruhudur...

 

Evlendiğimde, yine babamın evime aldığı guguklu saat... O da benim sırdaşımdır. Esas kahramanımdır benim. Son üç, dört yıldır guguk kuşları ötmüyordu ama saati çalışıyordu. Geçen gün birdenbire tekrar ötmeye başladı. Tabii ben uslanmaz iyimserliğimle bunda bir keramet var dedim. Bu işaret, güzel bir haberin müjdecisi olabilirdi. Bekliyorum bakalım, umut fakirin ekmeğidir diye boşuna dememişler ne de olsa...

 

Saatler bir evin RUHUDUR... Evin yaşadığını onlarla anlarsınız. Saatlere bakarsınız, planlar yaparsınız, her şeyi ona göre yaşarsınız.

“Kahve saatim geldi” dersiniz, “Ooo saat 7 olmuş, akşam sofrasını kuralım” dersiniz ya da akşam yedi haberini dinlerken babanızı anıp inceden hüzünlenirsiniz...

 

Bakılmayan saatler, duvarda asıldığı yerde kalakalırlar. Bir süre sonra duruverirler. İşte o ev yaşamıyordur artık. Yaşamayan bir evde sakın kalmayın. Ölmezsiniz belki ama ağır yaralanırsınız... Evde guguk kuşları ötsün, gonglar çalsın. Bırakın kendinizi akreple, yelkovanın seyrine. Vardır elbet götüreceği güzel bir yer.

Zamanın ruhuna sahip çıkın. Tıpkı çocukluğumuzdaki gibi... Kim bilir, belki o zaman güzel bir şeyler olur...

Ebru BOZCUK

ETİKETLER :

ÖNERİLEN HABERLER

YAZARLAR

DEICMANN BANNER PEGASUS BANNER MG BANNER MC DONALD'S PENTİ İÇ GİYİM
POLİSAN CHAKRA ALIŞ GİDİŞ